-
1 круг
çevre* * *м1) daireначерти́ть круг на земле́ — yere bir daire çizmek
опи́сывать круги́ в во́здухе — havada daire(ler) çizmek
2) врз halkaпо воде́ пошли́ круги́ — su halka halka dalgalandı:
круг колбасы́ — bir kangal sucuk
круг сы́ру — bir teker peynir
спаса́тельный круг — can simidi
гонча́рный круг — çömlekçi çarkı
3) alanкруг де́ятельности — faaliyet alanı
э́то не вхо́дит в круг его́ обя́занностей — bu onun görevleri dışındadır
4) listeкруг рассма́триваемых вопро́сов — ele alınan sorunların listesi
ограни́ченный круг вопро́сов — sınırlı sayıdaki sorunlar
5) спорт. tur; döngüсоверши́ть круг почёта — şeref turu yapmak
ма́тчи / встре́чи пе́рвого кру́га — ilk yarı maçları
6) çevreлитерату́рные круги́ — edebiyat çevreleri
в кругу́ семьи́ — aile içinde
••большо́й круг кровообраще́ния — büyük dolaşım
у меня́ голова́ кру́гом идёт от всего́ э́того — bunlardan başım / zihnim allak bullak oldu
у неё бы́ли круги́ под глаза́ми — gözlerinin altı morarmıştı
-
2 кружок
-
3 служить
несов.; сов. - послужи́ть1) тк. несов. hizmet etmek; memurluk etmek ( быть служащим)служи́ть секретарём — sekreterlik / katiplik etmek
служи́ть сто́рожем — bekçilik etmek
он слу́жит в ба́нке — bankada memurdur / görevlidir
на по́чте он (никогда́) не служи́л — posta memurluğu yaptığı yoktur
2) тк. несов. hizmet etmekслужи́ть наро́ду — halka hizmet etmek
служи́ть в а́рмии — orduda hizmet etmek; askerlik yapmak ( о срочной службе)
3) görevi yapmak, vazifesi görmekслужи́ть мо́сто́м для... —... için bir köprü görevi yapmak
приме́ром тому́ слу́жит... —... buna örnektir
пусть случи́вшееся послу́жит вам уро́ком — olanlar size ders olsun
служи́ть приме́ром для кого-л. — biri için örnek olmak
э́та (археологи́ческая) нахо́дка послу́жит исто́чником для иссле́дования — bu buluntu araştırmalar için kaynaklık yapacak
не́которое вре́мя го́род служи́л столи́цей импе́рии — kent bir süre için imparatorluğun başkentliğini yapmıştı
доска́ служи́ла весло́м — tahta kürek vazifesi görüyordu
феода́лам кре́пость служи́ла за́мком — kale derebeylere şatoluk yapmıştı
4) yaramak, gitmekэ́ти сапоги́ ещё послу́жат па́ру ме́сяцев — bu çizme bir iki ay daha gider
5) тк. несов. ( о собаках) salta durmak
См. также в других словарях:
halka olmak — bir çember biçiminde dizilmek Alevlerin etrafında halka olduk ve konuştuk. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
halka — is., Ar. ḥalḳa 1) Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı. F. R. Atay 2) Çember biçiminde çeşitli nesnelerden yapılmış tutturma aracı Perde halkası. 3) Değerli metallerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
halka inmek — halkın anlayışı ve görüşü düzeyinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kilit — is., di, Far. kelīd, kilīd 1) Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti Sonunda kapının kilidi göz yaşlarıma dayanamadı. Y. Z. Ortaç 2) den. Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
GİRİT MADALYASI — Tar: Biri Sultan Aziz diğeri Sultan II.Abdülhamid devrinde olmak üzere ihdas olunan madalyalar. Her ikisinin de altun ve gümüş olmak üzere iki türlüsü vardı. Girit işinde hizmeti görünen devlet ricaline altun, ikinci derecedeki memurlarla halka,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
vâkıf — sf., esk., Ar. vāḳif 1) Bilen, farkında olan Demirci anladı, ses çıkarmadı, duvardan üç beş halka aldı, sanatına vâkıf bir adam sükûnetiyle değneğe taktı. M. Ş. Esendal 2) Bir şeyi vakıf durumuna getiren Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller vâkıf… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahta çıkmak — hükümdar olmak Sultan Süleyman tahta çıkar çıkmaz, babası namına inşa ettirdiği cami 1522 de bitmiş ve halka açılmıştır. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUKABELE — Karşılık, karşılamak. * Mücadele. * Karşılaştırmak. Karşılıklı yapılan iş, karşılıklı yapılan okuma. * Camide Kur ân ı Kerimi okuyup halka dinletmek.* Yüz yüze olmak. * Düşmanın şerrinden kurtulmak ve onun şiddetini kaldırmak için onu yıldıracak… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÜSVE(T) — Beraberlik. * Halka reis olmak. * Dert ortağı. Sâdık arkadaş. Manevî tabib. * Nümune ve örnek tutulacak olan insan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük